KNİDOS
Anadolu’nun güneybatı ucunda Ege ile Akdeniz’in buluştuğu noktada yer alan döneminin önemli turizm,sağlık,ticaret,siyaset,kültür-sanat ve din merkezi olan Knidos’un geçmişi M.Ö.2000 lere kadar uzanır.Bilinen ilk yerli halk,Karialılardır ve kentin en parlak dönemi zamanındadır.Dorlar M.Ö.1000 yıllarında Trakya üzerinden güneye inerek bölgeye gelirler ve bugünkü Datça ilçe merkezinin 1.5 km.kuzeydoğusundaki Dalacak burnu üzerindeki Burgaz mevkiinde uygarlığın merkezi olarak kurarlar.Daha sonra Lidya egemenliğine giren Knidos M.Ö.546’da Perslerin egemenliğine girmiştir.Knidos,ticari nedenlerle M.Ö.4.yüzyılda yarımadanın uç noktası olan ve bugünkü görkemli kalıntıların olduğu Tekir Burnu’na taşınmıştır.Strabon Knidos’un kıyı boyu ile önündeki adada kurulduğunu belirtir.Ada ile kara arasındaki deniz doldurularak iki ayrı liman elde edilmiştir.
Perslerden sonra Knidoslular Büyük İskender’e boyun eğmişlerdir.Bu döneme ait detaylı bilgi bulunmamaktadır.Roma İmparatorluğu ile Seleukos Krallığı arasındaki savaşta Roma’nın tarafını tutmuş,Bergama Krallığı’na katılmışlardır.Bizans İmparatorluğu kent silik bir yerleşim haline gelse de bir süre için piskoposluk olarak da kullanılmıştır.Bizans’ın ilerleyen dönemlerinde ise bir yanda depremler diğer yanda ise korsan saldırırları ile güçsüz kalan kent M.S.7 yüzyılda tümüyle terk edilmiş,yarımada nüfusu binlere inmiştir.Yarımada.13.yüzyılda Menteşe Beyliği’ne bağlanmış,15.yüzyılda ise Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılmış ve Datça adını almıştır.Son Osmanlı padişahlarından Sultan Reşat döneminde Datça adı Reşadiye olmuş,Cumhuriyet ‘le beraber ise tekrar Datça’ya dönüştürülmüştür.
Demokrasinin ilk örneklerinin yaşandığı çağın modern kenti Knidos,bugünde Akdeniz ‘den Karadeniz’e giden gemilerin çoğunun sularından geçtiği bir limandır.Antik dönemin şartları düşünüldüğünde,yelkenle hareket eden gemiler için Knidos dinlenmek,erzak temin etmek veya ticari malı almak için korunaklı doğal limanları ile cazip merkezdi.Tarihin büyük astronomi ve matematik Eudoksus’un geliştirdiği ve antik dönemin önemli buluşu güneş saati Knidos için bir kazanım olarak halen yerini korumaktadır.Kos Adası’nın da komşusu olan Knidos,Hipokrat’ın Tıp Okulu’na rakip hatta ondan daha eski bir tıp okuluna sahiptir.Knidos’un doktorları antik dönemde Akdeniz Havzası’ndaki birçok yerde hizmet gösterdiler.Gökyüzü bilimcisi Eudoksus,doktor Eurphyhon,ünlü ressam Polygnotos ve dünyanın yedi harikasından sayılan İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratos burada yaşamıştır.Hekimlik kariyerinde gelebileceği son noktada kendisini Pers hükümdarı II.Mnemon’un özel doktoru olarak bulan Ktesias hükümdarı pek çok kez tedavi etmiş ve hatta hükümdarla birlikte Kunaksa Savaşı’na katılarak savaş katılarak savaş yaralarını sarmıştır.Knidos’lu hekim Ktesisas’ın dünya çapında üne kavuşmasının diğer bir yönü de sadece hekimlikle sınırlı kalmayıp Pers kaynaklarını inceleyip ilk Pers tarihi kitabı olan 20 ciltlik Persika’yı kaleme almasıdır.Dönemin en önemli heykeltraşlarından olan Praxiteles Atinalı olmasına karşın uzun yıllar Knidos’ta yaşamış ve kentten aldığı ilhamla birçok esere imza atmıştır.Bu eserlerin en ünlüsü Knidos Afroditidir ve adından bir sanat kavramı olarak söz ettirmektekdir.Heykelin öyküsü kısaca şöyledir;
Altı Dor şehrinden Kos,Praxiteles’ten Afrodit heykeli yapmasını ister.Praxiteles,birisi çıplak diğerinin üzerinde kıvrımlı kumaş bulunan iki heykel yapar.Kos giyinik olanı seçer,çıplak olan Knidos’a kalır.Heykeltraşlıkta ilk kez böylesine cesurca bir kadın vücudu işlenmiştir.Heykeli görmek birçok yerden insanlar Knidos’a gelirler,buradan geçen gemiler kente uğramadan geçmezler Praxiteles bu eserle taşa ruh kazandırmayı başarmıştır. Knidos’a özgü diğer bir ürün Knidos şarabıdır.Hazmı kolaylaştırıcı özelliği olduğu belirtilen bu şarap kısa zamanda ün yapmış,Doğu Akdeniz’den Karadeniz’e,Atina’ya kadar gitmiştir.Şarabın bu kadar ünlenmesinin nedeni kalitesinden çok Knidisluların pazarlama becerisi olmuştur.Bölge nüfusunun M.Ö.600-700 yıllarında 120.000 kişiye kadar ulaştığı tahmin edilmektedir.Knidos Krallığı’nın simgelerinden olan Knidos Aslanı,Kimeryalı Conan komutasında kazanılan deniz zaferinin anısına yaptırılmış ve 1858 yılında Osmanlı yönetiminden alınan izinle yerinden sökülerek İngiltere’ye götürülmüştür.Tarihçi Strabon kenti kıyıdan Akropolis’e doğru yükselen bir tiyatroya benzetir.İç ve dış limanı ikiye ayıran yarımada üzerinde özel binalar,iç limanın üzerinden Akropolis’e hafif bir eğilimle yükselen yamaçlarda oluşturulan setlerde ise topluma hizmet veren binalar kurulmuştur.Doğu batı yönünde uzanan 10 metre genişliğndeki 4 ana cadde setler üzerinde düz olarak yerleşmiş,caddeler arasındaki bağlantı ise merdivenler ve eğimli dış sokaklarla sağlanmıştır.
KNİDOS NEKROPOL,Yunanca kökenli bir kelime olan nekropolis ölüler şehri anlamına gelmektedir.Knidos Nekropolü,günümüze kadar ulaşan antik çağın en büyük nekropollerindedir.Knidos’a 4-5 Km. kala başlar,kent girişine kadar uzar.Yol kenarında ve karşı tepelerde Knidos’a gelirken görülür.
KNİDOS ODEON,Antik dönemrlerde içinde müzik dinlenilen,küçük oyunların oynandığı tiyatroyu andırır oturma basamaklarının olduğu yerlere Odeon denirdi.Kente girişte kıyıda,1200 kişik kapasite ile 20x12 m.ebatlarında dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiştir.
ANTİK MENDİREK,Odeon’un hemen önünde büyük limanın mendireklerdenbiri başlamaktadır.Mendirek sağlam olarak günümnüze kadar gelebilmiş ancak büyük kısmı suyun altında kalmıştır.Uzaktan çekilen fotoğraflarda daha belirgin olarak görülmektedir.
KÜÇÜK TİYATRO,Greko-Roman tarzında denize 10-15 m.mesafede ticari limana bakar vaziyette inşa edilmiştir.İlk yapım tarihi M.Ö.2.yüzyıl olduğu düşünülen yapı,M.S.1-2 yüzyılda son şeklini almıştır.5000 kişilik tiyatronun orkestrası yarım daireden biraz daha büyüktür.Beyaz mermer oturma basamakları günümüze iyi durumda gelmiştir.2013 yılında Kültür ve Turzim Bakanlığı,Güney Ege Kalkınma Ajansı ve Datça Kaymakamlığı’nın desteği ile başlayan resterasyon çalışmaları sırasında tiyatronun kuzeyinde tonozlu mekanlar ortaya çıkarılarak batı duvarının büyük kısmı yeniden örülmüştür. ANALEMMA DUVARI,Antik tiyatrolarda cavea(oturma basamakları)iki yandan sınırlayan büyük ve düzgün taşlarla yapılmış duvarlardır.Küçük tiyatro 35 oturma sıralı ve iki diazomalıdır
DİONYSOS TAPINAĞI,Küçük tiyatrodan batıya doğru gidince kabartmalardan Dionysos’a ait olduğu sanılan bir tapınağın temelleri ile karşılaşılır.Knidos’taki birçok tapınakta olduğu gibi burada da tapınağın malzemeleri kullanılarak bir kilise inşa edilmiştir.Yunan mitolojisinde Dionysos,şarap ve bağ bozumu tanrısıdır.Sembolü asma ağacıdır ve adına her yıl bağ bozumu şenlikleri yapılırdı.Knidos’un en önemli gelir kaynağı ünü Doğu Akdeniz’e kadar yayılan Knidos şaraplarıydı.Tapınağın arka tarafında Dionysos Stoası diye geçen arkası duvar,önü sütun sıraları ile çevrili ve üstü kapalı mekan yer almaktadır.Stoa’da her biri aynı zamanda ölçüde 25 adet dükkan ve tanınmış kişilerin anısına inşa edilen kült odaları bulunmaktadır.Stoa,M.S. 1.yüzyılın başlarında kapsamlı bir bakımdan geçirilmiştir.Elde edilen bulgulara göre son kalan birkaç sütun montaj hatası nedeniyle birkaç kez yıkılıp hasar görmüştür.Uzunluğu 130 metreyi bulan Stoa’daki 5x4 m.boyutlarındaki 25 adet dükkanda çeşitli eşya ve heykeller bulunmuştur.
KİLİSE D,Stoa’dan askeri limana doğru gidince bilgilendirme tabelalarında D Kilise olarak geçen ve
1960 lı yıllarda İris LOVE tarafından tespit edilen yapıda son çalışmalar 2014 yılında Prof.Dr.Ertekin DOKSANALTI başkanlığındaki kazı ekibince tamamlanmıştır.Diğer kilise yapılarında olduğu gibi büyük ihtimalle eski bir yapının temelleri üzerine inşa edilmiştir.
ANTİK LİMANLAR,Knidos ilk olarak KAP KRİO denilen adaya kurulmuştur.Daha sonra orta kısım doldurulmuş Kap KRİO yarımada haline gelmiş ve neticesinde Knidoslular iki limana sahip olmuşlardır.Kuzey limanı,askeri amaçla kullanılmış,güney limanı ise ticari gemilere ayrılmıştır.Şehrin de Burgaz’dan buraya taşınmasının yagane nedeni limanların sağlamış olduğu avantajlarıdır.Rüzgar ve sert denizler nedeniyle burnu dönemeyen gemiler bu limanlarda konaklayarak uygun havanın çıkmasını bekliyolardı.Transit geçen büyük gemirlerde Knidos limanına uğramak zorundaydı.Knidos zamanının en modern ticaret merkezlerindendi.
LİMAN CADDESİ,Kentin en batısında liman caddesi yer alır,askeri limandan yukarıya doğru merdivenle çıkılan görkemli caddenin hemen girişinde anıtsal çeşme(Mympheion)yer alır.Izgara planda inşa edilen Knidos yatay ve dikey caddelerden oluşmuştur.Doğu batı caddesi şehrin en önemli caddesidir.Dikkatli bakılınca Liman Caddesi boyunca oyalanmak yapılan oyun taşlarını görmek mümkündür.Sağ altta MANKALA adı verilen zeka oyununa ait tabla görünmektedir.Antik çağda yaygın olarak oynanan bu oyun halen Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde oynanmaktadır.
DOR TAPINAĞI,Merdivenli caddenin hemen solunda yer alan tapınağın,tuğladan zemin kalıntıları yer yer görülmektedir.Yan tarafı düzgün örülmüş taşlarla 2 m lik bir çukur bulunmaktadır.Bu eserlere en büyük zarar Hristiyanlar tarafından verilmiş ve hemen hemen hepsi kiliseye dönüştürülmüştür.
PROPYLON,Antik mimaride kutsal alana geçiş yeridir.Buradaki Apollon tapınağı ve sunağına giriş için kullanılırdı.Burada arınıldıktan sonra tapınağa girinilebilirdi.Apollon tapınağının güneyinde iki ana caddenin buluştuğu yerdedir.Temeli kireç taşı üst kısımları beyaz mermerdir.
APOLLON TAPINAĞI,Merdivenli liman caddesini geçtikten sonra teraslara doğru bir tırmanma başlar.Dor Tapınağı,Apollon Tapınağı ve en üstte Yuvarlak Tapınak yer almaktadır.Apollon Tapınağından geriye temel ve istinad duvarları kalmıştır.Gri ve pempe mermer kullanılarak inşa edilen tapınağa pembe tapınakta denirdi.
YUVARLAK TAPINAK,Aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’e itafen inşa edildiği söylensede bugüne kadar bunu doğrulayan bir buluntuya rastlanmamıştır.O dönemlerde buayı gezen gezginlerin anlattıklarına göre Roma’da bu tapınağa ait olduğu sanılan sanılan duvar resimleri ve bilgiler bulunmaktadır.Buralarda yer alan derin hendekler de Afrodit’e ait bir iz bulma hevesinde olan Amerikalı arkeolog İris LOVE’ın eseridir.Tapınak M.S.2.yüzyılda inşa edilmiştir ve bulunduğu alan Knidos’un en güzel teraslarından biridir.Dor nizamındaki tapınağın çapı 17.30 m’dir ve etrafının 18 büyük sütunla çevrili olduğu tahmin edilmektedir.
KNİDOS DOĞU-BATI CEPHESİ,Izgara planlı olarak teraslar üzerine inşa edilmiş kentte yatay geniş caddeleri merdivenli dik caddeler kesmektedir.En ünlü caddelerden biri olan olan bu caddede görkemli tapınaklar,önemli kişilerin evleri,stoa ve kent melisi yer almaktadır.
KNİDOS GÜNEŞ SAATİ,Antik çağda zaman kavramı,gök cisimlerinin hareketlerine ve özellikle mevsimlerin oluşmasındaki düzene bağlı olarak güneşin doğuşu ile batışı arasındaki süreci belirlemekten oluşur.Zamanı belirlemek için gölgelerin hareketi gözlenmiş dikilen bir çubuğun gölgesinin uzaması sabah ve akşamı,kısalması öğle vaktini ifade etmiştir.Knidos antik kentinde Korinth Tapınağı,yakınındaki bu güneş saati konik kadranlıdır.Hellenistik döneme ait olan saatin yan taraflarında aslan ayakları görülmektedir.Bu gibi güneş saatleri özel olarak hazırlanmış bir milin gölgesinin güneşin hareketine uygun olarak hareket etmesiyle işlevini yerine getiriyordu.
KNİDOS BOULETARION,Knidos ilk kurulduğunda oligarşik bir yapının olduğu,daha sonra bir kral tarafından yönetildiği yazmaktadır.M.Ö.300 lü yıllarda demokrasiye geçildiği belirtilmektedir.George BEAN,Karia kitabında Knidos’tan bahsederken EUDOKSOS’a bir anayasa hazırlatıldığından bahsermiştir ve bu yasanın demokrasi ile yakın ilgisinin olabileceğini yazmıştır.Ticaretle geçinen Knidoslular zamanın en modern toplumlarındandı.
KNİDOS BÜYÜK TİYATRO,Birçok kaynakta yaklaşık 20.000 kişilik kapasitesi olduğu yazılsa da son yıllardaki akademik görüş 10.000 kişilik kapasiteye sahip olduğu yönündendir.Mermelerinin büyük bölümü Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya saray yapmak için Mısır’a götürülmüş,bir bölümü de Dolmabahçe Sarayı’nda kulanılmıştır.Demeter Kutsal Alanı’nın olduğu yamaçta yer almaktadır.
KNİDOS MUSALAR KUTSAL ALANI, Knidos Musalar Kutsal alanında tapınağın temelleri kalmış. Musalar Eski Yunan Mitolojisinde sanatın perileridir, İlham verirler. Burasının Musalar için yapılmış kutsal bir yer olduğunu düşünmemize neden; burada bulunan bazı yazılı taş ve heykelcikler.1850 li yıllarda buraya gelip kazılar yapan Newton burada bir çok Nymphe heykeli bulup Londra British müzesine götürmüştür. Nymphe’ler mitolojide doğada çeşitli yerlerde bulunan perilerdir, güzel kadınlar olarak tasvir edilirler, bulundukları yere göre isimlendirilirler. (çeşme nymphesi gibi)
KNİDOS DEMETER KUTSAL ALANI, Knidos Akropolün hemen aşağısında, Demeter Kutsal alanının arka tarafında insan eliyle düzeltilmiş gibi duran büyük bir kaya yer almaktadır.Kayada düzgünce yapılmış nişler(oyuklar) bulunmaktadır.Newton bu nişlerin içinde heykeller bulunduğunu tahmin ederek kısa bir araştırma sonrasında oyukların altında bugün British Museum’da sergilenen ünlü Demeter heykelini bulmuştur.Büyük olan nişte Demeter heykeli bulunuyordu,küçük olanda Kızı Persephone’ye ait bir heykel yer almaktaydı. Çevrede Demeter kutsal alanına ait taş duvarlar ve özellikle Newton tarafından kazdırılmış çukurlar bulunmaktadır.Charles Newton,1850 li yıllarda Knidos’a gelip birçok eseri savaş gemileri ile İngiltere’ye götürmüştür.
Demeter;Baharda toprağın uyunmasını sağlayan bekreket tanrıçadır.Simgeleri buğday demeti ve oraktır. Mitolojiye göre Demeter Eski Yunanda bereket tanrıçasıdır.Ekinleri,buğdayı simgeler.İnsanlara tarım yapmayı öğretir.Yine efsaneye göre Demeter’in kızı Persephone arkadaşları ile gezerken birden toprak yarılır ve yeraltı tanrısı Hades dışarı çıkarak Persephone’yi kaçırır ve ona nar yedirir.Mitolojiye göre ölüler ülkesinde birşey yiyen bir daha oradan çıkamaz.Demeter bunu duyunca kızına çok üzülür,hayata küser ve yeryüzünde kıtlık başlar.Baş Tanrı Zeus araya girerek Persephone’nin yılın çiçek açma ve meyva zamanında annesi Demeter’in yanında,kışın da kocası Hades’in yanında kalmasına karar vererek olayı tatlıya bağlar.Böylece toprak yeniden canlanır. Persephone’nin her dışarıya çıkışında Demeter yeryüzüne baharı getirir. Knidos Demeter Kutsal alanı (Temenos)çevreleyen duvarların (peribolos)bir kısmı durmaktadır.Çoğu yer bu şekilde çukurlar şeklinde açılmış vaziyettedir.İngiliz Newton burada Bereket tanrıçası Demeter’in heykelini gemilerle ülkesine götürmüştür ve bu heykel de Bristih Museum’da sergilenmektedir.
KNİDOS AKROPOLİS,Akropolis yukarı kent anlamına gelir.Antik kentlerde kentin yüksek kısımlarında etrafı surlarla çevrili ikinci bir kent gibidir.İçinde Dini ve idari yapılar bulunurdu.Kutsal eşyaların ve hazinelerin de burada saklandığı söylenir.Savaşlarda savunulması gereken en hassas noktalardandı biridir.Çok büyük bir alana kurulmuş ,etrafı yer yer kulelerle destekli surlarla çevrilidir.Knidos Akropolü kentin sırtını dayadığı oldukça yüksek bir tepe üzerindedir.
KNİDOS ANTİK KENTİNİN YAĞMALANMASI,1858 yıllarında İngiliz Charles NEWTON devrin padişahından yetki alarak önce Komşu Bodrum’da kazılar yapmış ardından Knidos’a gelip kısa zamanda her tarafı kazarak bulduğu bir çok eseri savaş gemilerine yükleyerek Londra British Museum’a götürmüştür. Knidos’u kazıp bulduklarını İngiltere’ye götürme işi bir yılda tamamlanmıştır. Bu hizmetlerinden dolayı kendisine sör ünvanı verilmiştir.Tabii doğal olarak hızla bir şeyler bulup götürme çabasıyla yapılan kazılar Knidos antik kentine oldukça zarar vermiştir.
Daha sonra Amerikalı Prof. Iris LOVE 1967 yılından 1977 yılına kadar burada kazı çalışması yapmıştır, Knidos’u gezerken göreceğiniz birçok çukur Iris Love’a aittir.Iris Love Afrodit heykelini bulma derdine düşmüştür. Knidos bu kazılardan büyük bir zarar görmüştür. Bazı eserlerin bu dönemde çeşitli yollardan kaçırıldığı bilinmektedir.Öyle ki kazı alanından çıkan toprağı askeri limana dökecek kadar duyarsız bir kazı yapılmıştır.Şikayetler üzerine Iris Love ‘un kazı çalışmasına son verilerek Selçuk Ünivesitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji bölümü öğretim üyesi Ramazan Özgan Knidos kazılarına başlamıştır.Kazı ve resterasyon çalışmaları 2013 yılından itibaren Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Prof.Dr. Ertekin Doksanaltı başkanlığındaki ekip tarafından yürütülmektedir.