EUROMOS
Karia’nın önemli antik kentlerinden biri olan Euromos,Milas-İzmir karayolunun 12.km.sinde yer almaktadır.Kentin hemen önünde verimli Selimye Ovası sırtında ise Latmos Dağları’nın güney uzantıları konuşlanmıştır.Antik dönemde kıyı Karia ile iç Karia’yı birbirine bağlayan önemli bir kesişme noktası olan Gökova Körfezi’ndeki Keramos’dan başlayıp kuzeye doğru giden yol güzergahında yer alması kenti önemli bir cazibe merkezi haline getirmiştir.
Euromos’un tarihi geçmişine bakıldığında bölgenin yerel halkı olan Karialılardan söz ederek başlanabilir.Daha sonra Ege ile Kıta Yunanistan ‘dan gelen koloni göçleri ile önemli bir kültürel değişim meydana gelmiştir.Sonrasında Lidya ve akabinde Pers’lerin Anadolu’yu işgali ile karmaşık bir süreç başlamıştır.Yapılan barış anlaşmaskı ile Anadolu dolayısı ile bölgenin egemenliği Büyük İskender dönemine kadar Perslere bırakılmıştır.Büyük İskender dönemini takiben Diodoklar denilen İskender’in generalleri arasında değişen bir süreç söz konusudur.Hellenistik dönemden sonra bugün kentte kalıntıların büyük kısmını oluşturan Roma Dönemi,Roma İmparatorluğu’nun yıkılışı ile Bizans,Bizans döneminden sonra özellikle 14.yüzyılla Beylikler ve bölgede hakimn olan Mennteşeoğulları Beyliği ‘nden söz edilir.Osmanlı ve Cumhuriyet olarak siyasi bir tarihe sahip olan olan EUROMOS antik kentinde Bizans Dönemi’nden sonra yerleşim söz konusu olmamıştır.
Arkeolojik çalışmalar neticesinde M.Ö.7-8.yüzyıla giden buluntulardan söz edilir.Heredot ‘un kaynaklarında,Mice adı verilen ve kehanet merkezleri arasında bilgi alışverişini sağlayan kahinin Europos’lu olduğu yer almaktadır.Bu kişinin Karca bilmesi ve Europos’lu olması bu kahinin Euromos’lu olduğunu işaret etmektedir.Attika-Delos Deniz Birliğinde kentin adının Europe yakın bölgenin adının ise Euromos olarak geçtiği bilim dünyasında kabul görmüştür.
Hyromos ve Kyromos yani güçlü anlamına gelen isimlerde kent içinde kullanılmıştır.Strabon’a göre Mylisa’dan sonraki ikinci önemli kent Euromos’tur.Antik kent 18.yüzyılda ilk defa Karia Bölgesi’ni ziyarete gelen Avrupalı gezgin araştırmacılarla ardından söz ettirmeye başlasa da;1969-1975 yılları arasında Ümit Serdaroğlu tarafından yapılan kazı ve restarosyon çalışmaları ile ön plana çıkmıştır.Yaklaşık 40 yıllık bir aradan sonra 2011 yılında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr.Abuzer KIZIL başkanlığında Bakanlar Kurulu ile yeniden başlanan çalışmalar günümüzde de devam etmektedir.